Affediyorum.
Yürümeyi öğrenmek için telaş içinde sık ve minik adımlar
attığım sırada ayağıma takılan halıyı,
Düştüğümde ellerimi ve dizimi parçalayan, güzel bahçemizin
küçük taşlarını,
Tek başıma yemek yemek için çırpınırken boğazıma kaçan o bir
damla suyu,
Yediğim yemekten üzerime dökülen ve bana beceriksiz
hissettiren her lokmayı.
Affediyorum çünkü, affetmediğim her gün yeniden kirleniyor
üstüm ve yeniden yaralanıyor dizlerim.
Affediyorum.
Topladığımda 11 etmeyen iki tane 1’i,
Kırmızısı kalmadığı için siyahını aldığım ayakkabıyı,
Kumandayı bir türlü bana vermeyen ablamı,
Kahvede bana oralet ısmarlamayan Hasan Amcayı.
Affediyorum çünkü, öğrendim 1le 1i topladığımda 2 ettiğini,
Hasan Amcanın belki de parası olmama ihtimalini.
Affediyorum.
Montumu onun montunun yanına astığım halde onu ne çok
sevdiğimi anlamayan ilk aşkımı,
Aldığım ilk zayıf notu,
Bağıra bağıra şarkı söylediğim için herkesin içinde bana
kızan okul müdürümü,
Andımız’ı ciddiyetsiz okuduğumda işittiğim azar için
kendimi.
Affediyorum çünkü, öğrendim saygı duruşunda durmam gereken
her yeri, şarkıları mırıldanarak söylemeyi.
Affediyorum.
Uykucu bir kız olmaya başladığımda sabah 7de çalan alarmımı,
Asla istediğim güzellikte olmayan saçlarımı,
19 sayısını,
Ses kayıtlarında, videolarda duymaya tahammül edemediğim sesimi,
Titreyen ellerimi,
Sıkıp ellerimi kanattığım için hep kısa kalan tırnaklarımı,
İnandığı şey uğruna yaptığı her hata için, kendimi.
Affediyorum çünkü, 19 güzel bir sayı, saçlarım hep güzel ve
ellerim artık daha az titriyor.
Affediyorum.
Ben dünyanın en cesur kadınıymış gibi davranırken, korkan
adamları,
Aklım kaçırılırken seyirci kalıp kılını kıpırdatmayan dost
bildiklerimi,
Beni arada bir yarı yolda bırakan sevgili bedenimi,
Olur olmadık yerde kalkıp beni ele veren sağ kaşımı.
Affediyorum çünkü, öğrendim ki, olması gereken olurmuş her
zaman. Sen ne kadar çabalarsan çabala, bazı hayaller, bazı umutlar başka
zamanlarınmış.
Affediyorum.
İnadına sayısal, inadına İzmir, inadına hemşirelik okuyan o
inatçı kadını,
Her şeyi eline yüzüne bulaştıran kalbimi,
Mütemadiyen her ayrıntıyı hatırlayan hafızamı,
Şarkıları güzel söylemeyi beceremeyen sesimi,
Kalabalıkta ağlayamayan gözlerimi,
Bazı bazı çabuk pes edişlerimi,
Arada bir boşa inat edişlerimi,
Kırılan tüm hayallerimi,
Gidemediğim tüm yolları,
Hissedip inkar ettiğim tüm duygularımı,
Güçlü görünmek adına ruhuma ve bedenime çektirdiklerimi.
Ve daha nicelerini affediyorum, çünkü affetmedikçe dönüp
dolaşıp hep kendime yeniliyorum. Yine ilk benim omuzlarım düşüyor, ilk kendime
küsüyorum.
Kalbimin telaşını, sesimin çatlaklı oluşunu,
yeteneksizliğimi, yaşamaya olan inadımı alıp karşıma kucaklıyorum. Tüm bu
detaylarla varım ben, biliyorum.
Şimdi, affettiğim her yükü bir balon yapıp patlattıktan sonra, hem
hafifliyor, hem de yepyeni yollarımın önünü açıyorum.
Tezer Özlü’nün de
dediği gibi
“Doyumsuz dünyamı avucumun içine alıp sıkıyorum.
Her şeye hazırım.
Hastalığa.
Aşka.
Gitmeye.
Kalmaya.”
Affedince daha özgür, daha uçsuz bucaksız, daha dingin, daha daha daha...
YanıtlaSilŞimdi tüm affedişlerini kalbinde açılan boşluklar için bir kez daha ve son kez olmak üzere affet.
Sonrası hep selamet. :)
Affetmek erdemliktir. Erdemlik ise kabiliyettir. Sende kabiliyetli ve erdemli biri olarak affet her zaman , yani sana yakışanı yap her daim intibarınla yaşa gönlü güzel kadın...
YanıtlaSil