30 Kasım 2016 Çarşamba

Affediyorum

Affediyorum.
Yürümeyi öğrenmek için telaş içinde sık ve minik adımlar attığım sırada ayağıma takılan halıyı,
Düştüğümde ellerimi ve dizimi parçalayan, güzel bahçemizin küçük taşlarını,
Tek başıma yemek yemek için çırpınırken boğazıma kaçan o bir damla suyu,
Yediğim yemekten üzerime dökülen ve bana beceriksiz hissettiren her lokmayı.
Affediyorum çünkü, affetmediğim her gün yeniden kirleniyor üstüm ve yeniden yaralanıyor dizlerim.
Affediyorum.
Topladığımda 11 etmeyen iki tane 1’i,
Kırmızısı kalmadığı için siyahını aldığım ayakkabıyı,
Kumandayı bir türlü bana vermeyen ablamı,
Kahvede bana oralet ısmarlamayan Hasan Amcayı.
Affediyorum çünkü, öğrendim 1le 1i topladığımda 2 ettiğini, Hasan Amcanın belki de parası olmama ihtimalini.
Affediyorum.
Montumu onun montunun yanına astığım halde onu ne çok sevdiğimi anlamayan ilk aşkımı,
Aldığım ilk zayıf notu,
Bağıra bağıra şarkı söylediğim için herkesin içinde bana kızan okul müdürümü,
Andımız’ı ciddiyetsiz okuduğumda işittiğim azar için kendimi.
Affediyorum çünkü, öğrendim saygı duruşunda durmam gereken her yeri, şarkıları mırıldanarak söylemeyi.
Affediyorum.
Uykucu bir kız olmaya başladığımda sabah 7de çalan alarmımı,
Asla istediğim güzellikte olmayan saçlarımı,
19 sayısını,
Ses kayıtlarında, videolarda duymaya tahammül edemediğim sesimi,
Titreyen ellerimi,
Sıkıp ellerimi kanattığım için hep kısa kalan tırnaklarımı,
İnandığı şey uğruna yaptığı her hata için, kendimi.
Affediyorum çünkü, 19 güzel bir sayı, saçlarım hep güzel ve ellerim artık daha az titriyor.
Affediyorum.
Ben dünyanın en cesur kadınıymış gibi davranırken, korkan adamları,
Aklım kaçırılırken seyirci kalıp kılını kıpırdatmayan dost bildiklerimi,
Beni arada bir yarı yolda bırakan sevgili bedenimi,
Olur olmadık yerde kalkıp beni ele veren sağ kaşımı.
Affediyorum çünkü, öğrendim ki, olması gereken olurmuş her zaman. Sen ne kadar çabalarsan çabala, bazı hayaller, bazı umutlar başka zamanlarınmış.
Affediyorum.
İnadına sayısal, inadına İzmir, inadına hemşirelik okuyan o inatçı kadını,
Her şeyi eline yüzüne bulaştıran kalbimi,
Mütemadiyen her ayrıntıyı hatırlayan hafızamı,
Şarkıları güzel söylemeyi beceremeyen sesimi,
Kalabalıkta ağlayamayan gözlerimi,
Bazı bazı çabuk pes edişlerimi,
Arada bir boşa inat edişlerimi,
Kırılan tüm hayallerimi,
Gidemediğim tüm yolları,
Hissedip inkar ettiğim tüm duygularımı,
Güçlü görünmek adına ruhuma ve bedenime çektirdiklerimi.
Ve daha nicelerini affediyorum, çünkü affetmedikçe dönüp dolaşıp hep kendime yeniliyorum. Yine ilk benim omuzlarım düşüyor, ilk kendime küsüyorum.
Kalbimin telaşını, sesimin çatlaklı oluşunu, yeteneksizliğimi, yaşamaya olan inadımı alıp karşıma kucaklıyorum. Tüm bu detaylarla varım ben, biliyorum.
Şimdi, affettiğim her yükü  bir balon yapıp patlattıktan sonra, hem hafifliyor, hem de yepyeni yollarımın önünü açıyorum.
Tezer Özlü’nün  de dediği gibi
“Doyumsuz dünyamı avucumun içine alıp sıkıyorum.
Her şeye hazırım.
Hastalığa.
Aşka.
Gitmeye.
Kalmaya.”

2 yorum:

  1. Affedince daha özgür, daha uçsuz bucaksız, daha dingin, daha daha daha...
    Şimdi tüm affedişlerini kalbinde açılan boşluklar için bir kez daha ve son kez olmak üzere affet.
    Sonrası hep selamet. :)

    YanıtlaSil
  2. Affetmek erdemliktir. Erdemlik ise kabiliyettir. Sende kabiliyetli ve erdemli biri olarak affet her zaman , yani sana yakışanı yap her daim intibarınla yaşa gönlü güzel kadın...

    YanıtlaSil

İyi Ki O Kuyuya İndim

Epey oldu yazmayalı. Hayatın akış hızı ışık hızını zorlayınca kalemim yetişemedi. Biçare bense mecburen akışa bıraktım kendimi. Mütevazi hay...