Başıma neler geldi inanamazsınız. Şu an ozon tabakasına
oturmuş öyle yazıyorum bunları. Ozon tabakası deliniyor diyorlar ya, yalan. Tam
seksen beş milyon kilometre ozon sınırında bisiklet sürdüm öyle buldum deliği. Minicik
bir delik için çok gürültü yapıyor bu insanlar. Kesin Satürn’de beni bekleyen
dostlarım çok sinirlenip taş atmıştır, ondandır bu delik. Yoksa insan gücüyle
delinecek gibi değil. Delikten aşağı bacaklarımı sallandırdım. Yarı bedenimi
yer çekerken diğer yarım uzay boşluğunda. Zaten bozuk olan kimyamın canına
okuyorum şu an. Kan dolaşımım delirmiş durumda. Çok eğleniyorum.
En son bir uçak kanadında dinlenmiştim. Sonra uçakların
gelemediği yerlere ulaştım. Bulutlarda uyuyakalmışım. Ne kadar uyudum, kaç gün
doğumu kaçırdım inanın bilmiyorum. Bir buluttan rica etmiştim bisikletime sahip
çıkmasını. Ben uyurken rüzgar onu savurmuş. Zaten hiç sevmen rüzgarları. İşin yoksa
git bisikletini bul şimdi diye söylenirken beni misafir eden bulut,
bulutlararası bir iletişim ağı sayesinde hemen buldu kırmızı bisikletimi. Bulutlar
insanlarla karşılaştırılamayacak misafirperverlikte. Sevgili buluta
minnetlerimi iletip yeniden koyuldum yollara. Uçaklardan sonra kuşlar da
kayboldu ortadan. Ya benim bisiklet sürdüğüm yerde nasıl kuşlar olmaz hala
şaşkınım. Neyse, henüz keşfedilmemiş bir cennet burası. Bulutlar ve ben. Yukarı
doğru hızla bisikletimi sürerken ön tekerim sert bir şeye çarptı da öyle
durdum. Önce inanamadım, sonra heyecandan ne yapacağımı bilemedim. Çığlık çığlığa
‘ozon tabakası merhabaaaa’ diye bağırıdm. Duymamış olamazsınız! Yada olabilirsiniz,
çünkü size çok uzaktayım. Olayın etkisi ile bir süre sevinç naraları attım
fakat sonra kafama dank eden düşünce beni yıktı. Ozon tabakasına ulaşmıştım ama
öbür tarafa geçmem imkansızdı. Yumruk attım, ısırmayı denedim, bisikletimin
direksiyonuyla bile delmeyi denedim ama olmadı. Böyle olacağını bilsem emaneti
alırdım yanıma. Sonra kafamda bir ışık belirdi. Evet hatırladım. Dünyadayken ozon
tabakasının delinmesine dair haberler okumuştum. Tamam şimdi bir delik bulup öbür
tarafa geçecektim. Sonrası zaten gelsin yer çekimsiz hayat gelsin özgürlük! Yokladım,
her yerine dokundum ozon tabakasının. Ellerim aşındı ama yoktu işte öyle bi
delik. Hani belki incelen kısımları vardır diye farklı yerlerine diş geçirdim
ama olmadı. Sonra yine pedala kuvvet. Tam
seksen beş milyon kilometre bisiklet sürdüm. Sonunda bir delik buldum. Hayal ettiğimden
daha küçüktü. Öyle küçüktü ki narin popomun geçmesi biraz zor oldu. Ama çok
değil! Ayrıca dediğim gibi, delik küçüktü, hep ondan…
Şimdi ozon tabakasında oturmuş yazıyorum. Buradaki manzara
tek kelimeyle mükemmel. Üstelik kan dolaşımıma oynadığım oyundan inanılmaz
keyif alıyorum. Buradan sonraki durağım neresi olur hiç düşünmedim. Son durak
Satürn. Dediğim gibi, bi çay içip geri geleceğim. Tek derdim biraz kafa
dinlemek. Çok sıkıldım leş dünyanın gürültüsünden. Bir de, sadece orada
bulamazlar beni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder