13 Mart 2016 Pazar

Özgecan...

            Güzel bir gün, uyandın. Yüzünü yıkadın, su ılık, havlu yumuşak. 20 yaşındasın daha, belki de kalbini kırmış hayırsız bir sevdiğin var ama aldırmıyorsun. Sana bakmaya kıyamayan, sevmeye doyamayan ailenle kekik kokulu, huzur dolu bir kahvaltı ediyorsun. En sevdiğin giyisileri üzerine geçirip çıkıyorsun sokağa. Belki okula, belki sinemaya, belki de sen bile bilmiyorsun nereye gideceğini. Gençsin, kanın damarına fazla. Nefesine ciğerin yetmiyor, öyle kıpır kıpırsın ki. Akşam vakti evin yolunu tutuyorsun, belki yorulduğundan, belki de üşendiğinden, bir minibüse biniyorsun.

            Duraklar ilerliyor, insanlar bir bir azalıyor. Hayat işte, tek sen kalıyorsun minibüste. Bir de direksiyondaki cibilyetine incir ağacı diktiğim herif kalıyor. Yol şaşıyor, gittiğiniz yol sizin eve çıkmıyor. Silahsızsın işte, 20 yaşında bir kadının ne gibi bir silahı olabilir ki? Bağırıyorsun. Fayda etmiyor. Yol bitiyor, belki de hiç bitmemesini dilerdin ama bitiyor. Yolun neden şaştığı netleşiyor. Kocaman elleri, canavarlaşmış gözleriyle üstüne üstüne geliyor darağacına su döktüğüm şerefsizi. Nasıl direnilir bilmiyorsun. 20 yaşında bir kadın nerden bilsin direnmeyi. Tırnaklarını geçiriyorsun. Tırnakların o şeref yoksununun etleriyle doluyor. Ağlıyorsun, ağlamaktan daha iyi bildiğin bir acılanma şekli yok. Olsa kesin öyle tepki verirdin ama yok. Öğrenmedin daha, 20 yaşında nasıl öğrenilir acılanmak. Avazın çıktığınca bağırıyorsun. Avazın çıkıyor, tırnakların etle doldu. Yok... Ne gelen, ne giden, ne sesini duyan yok işte.

         İnsan acıya ne kadar direnir bilinmez ama sen 20 yaşında bir kadın olarak haddinden fazla bile dayanıyorsun. Son nefesinde yaşanmamış ve yaşanması daha da mümkün olmayacak güzel günleri veriyorsun. Ardından kıyametler kopacak, bilmiyorsun.

        Kadının ölüsüne-dirisine tahammül edemeyen o şeref yoksunu, tırnaklarında kalan etlere göz koyuypr bu kez. Derdi başka da olsa, derdi kendi kıçını kurtarmak da olsa, caniliğinden asla ödün vermiyor ve ellerini kesiyor. Ulan 20 yaşındaki kadının ellerinden ne istenir ki? O da yetmiyor, bedenine türlü işkenceler yapıp bedeninden ayırdığı ellerini ayrı yakıyor. Yakıyor be, bildiğin cayır cayır ateşle yakıyor.

      ...............


      Yazarken yüreğimdeki sızı elimi titretti. Yaşarken nasıl yandı canı kim bilir. Kimse bilmez, 1 yıl geçti, kimsenin anlamaya da niyeti yok. Özgecan Yasası dediler, hala yürürlükte değil. 1 yılda nice Özgecan'lar kayıp gittiler elimizden. Biz ne yaptık? Çok sinirlendik, nefret ettik, kınadık, kadınıyla erkeğiyle beraber sinirlendik ama küçümsemeyin. Sonra mı? Unuttuk. ''Unutturmayacağız!'' diye meydanları inletirken, unutturdular bize. Affetme bizi Özgecan. Affetmeyin bizi Özgecanlar! Özellikle bizi, hemcinslerinizi affetmeyin. Savunamadık, arayamadık hakkınızı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İyi Ki O Kuyuya İndim

Epey oldu yazmayalı. Hayatın akış hızı ışık hızını zorlayınca kalemim yetişemedi. Biçare bense mecburen akışa bıraktım kendimi. Mütevazi hay...