Güzel bir gün, uyandın. Yüzünü yıkadın,
su ılık, havlu yumuşak. 20 yaşındasın daha, belki de kalbini kırmış hayırsız
bir sevdiğin var ama aldırmıyorsun. Sana bakmaya kıyamayan, sevmeye doyamayan
ailenle kekik kokulu, huzur dolu bir kahvaltı ediyorsun. En sevdiğin giyisileri
üzerine geçirip çıkıyorsun sokağa. Belki okula, belki sinemaya, belki de sen
bile bilmiyorsun nereye gideceğini. Gençsin, kanın damarına fazla. Nefesine
ciğerin yetmiyor, öyle kıpır kıpırsın ki. Akşam vakti evin yolunu tutuyorsun,
belki yorulduğundan, belki de üşendiğinden, bir minibüse biniyorsun.
Duraklar ilerliyor, insanlar bir
bir azalıyor. Hayat işte, tek sen kalıyorsun minibüste. Bir de direksiyondaki
cibilyetine incir ağacı diktiğim herif kalıyor. Yol şaşıyor, gittiğiniz yol
sizin eve çıkmıyor. Silahsızsın işte, 20 yaşında bir kadının ne gibi bir silahı
olabilir ki? Bağırıyorsun. Fayda etmiyor. Yol bitiyor, belki de hiç bitmemesini
dilerdin ama bitiyor. Yolun neden şaştığı netleşiyor. Kocaman elleri, canavarlaşmış
gözleriyle üstüne üstüne geliyor darağacına su döktüğüm şerefsizi. Nasıl
direnilir bilmiyorsun. 20 yaşında bir kadın nerden bilsin direnmeyi.
Tırnaklarını geçiriyorsun. Tırnakların o şeref yoksununun etleriyle doluyor.
Ağlıyorsun, ağlamaktan daha iyi bildiğin bir acılanma şekli yok. Olsa kesin
öyle tepki verirdin ama yok. Öğrenmedin daha, 20 yaşında nasıl öğrenilir
acılanmak. Avazın çıktığınca bağırıyorsun. Avazın çıkıyor, tırnakların etle
doldu. Yok... Ne gelen, ne giden, ne sesini duyan yok işte.
İnsan acıya ne kadar direnir bilinmez ama sen 20 yaşında bir kadın
olarak haddinden fazla bile dayanıyorsun. Son nefesinde yaşanmamış ve yaşanması
daha da mümkün olmayacak güzel günleri veriyorsun. Ardından kıyametler kopacak,
bilmiyorsun.
Kadının ölüsüne-dirisine
tahammül edemeyen o şeref yoksunu, tırnaklarında kalan etlere göz koyuypr bu
kez. Derdi başka da olsa, derdi kendi kıçını kurtarmak da olsa, caniliğinden
asla ödün vermiyor ve ellerini kesiyor. Ulan 20 yaşındaki kadının ellerinden ne
istenir ki? O da yetmiyor, bedenine türlü işkenceler yapıp bedeninden ayırdığı ellerini ayrı yakıyor.
Yakıyor be, bildiğin cayır cayır ateşle yakıyor.
...............
Yazarken yüreğimdeki sızı elimi titretti. Yaşarken nasıl yandı canı kim
bilir. Kimse bilmez, 1 yıl geçti, kimsenin anlamaya da niyeti yok. Özgecan
Yasası dediler, hala yürürlükte değil. 1 yılda nice Özgecan'lar kayıp gittiler
elimizden. Biz ne yaptık? Çok sinirlendik, nefret ettik, kınadık, kadınıyla
erkeğiyle beraber sinirlendik ama küçümsemeyin. Sonra mı? Unuttuk.
''Unutturmayacağız!'' diye meydanları inletirken, unutturdular bize. Affetme
bizi Özgecan. Affetmeyin bizi Özgecanlar! Özellikle bizi, hemcinslerinizi
affetmeyin. Savunamadık, arayamadık hakkınızı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder